22 Kasım 2014 Cumartesi

                     SEYİRCİNİN YÜZYILLIK AŞK' I

İstanbul Modernin kuruluşunun 10. yılında türk sinemasının 100. yıldönümüne özel olarak  hazırladığı "Yüzyıllık Aşk" sergisi Türkiye'de sinema ve seyirci ilişkisine atıfta bulunuyor.  Sergi girişinde yer alan 'sinema seyircileri'nden oluşan makette de olduğu gibi  "Yüzyıllık Aşk" sinemayı ve Türk Sinema Tarihini ilk defa seyirci gözünden yansıtmayı amaçlıyor. Türk sinema tarihinde seyirciye dair yazılı ve görsel arşiv malzemesiyle, kişisel çabalarla korunmaya çalışılmış sinema tarihini yansıtan eşsiz materyalllerle yüzyıllık bir serüvenin her aşamasını sergide hissetmek ve görmek mümkün.   Sergiye türk sinema tarihinden kısa kısa bilgilerin, kişisel notların yer aldığı labirent şeklinde bir platformun içinden geçiliyor.

SİNEMA FENERLERİ BÜYÜLÜ BİR ÇAĞRIDIR.
Duvarda yer alan ilk notta sinemanın erken döneminin en çarpıcı "davetkar"ları olarak nitelendirilen sinema fenerlerinden bahsedilmiş. Sinemanın ön cephesini boydan boya kaplayan bu el yapımı dev afişlerin  en uzak mesafeden bile dikkatleri çeken adeta büyülü birer çağrı oldukları söylenmektedir. Büyük mekanlarda yere serilip bezler üzerine resmedilen bu fenerlerin çok zahmetli bir süreçten sonra hazır hale geldiği ve ressamın becerisinin filmin tanıtımında büyük önem taşıdığı da aktarılmış.



"Bir zamanlar beyoğlu sinemaları" başlığını taşıyan notlarda Atilla İlhanın 1990 yılında gökhan akçura ile yaptığı görüşmeden bir alıntı aktarılmış. 1940 yıllarda tünelden taksime uzanan birçok sayıda sinemanın varlığından söz edilmiş. ilk olarak elhamra sineması daha sonra sırasıyla sümer sineması, ipek sineması, saray ve melek sinemaları anlatılarak bu sinemaların tiyatrovari bir mimariye sahip olduğundan bahsedilmiş. Ayrıca melek sinemasının çok itibarlı bir sinema  olduğu bu nedenle de sosyetenin sineması olarak adlandırıldığı söylenmiştir. Taksime doğru devam edince şark sineması, onun hemen yanında saray sineması, saray sinemasının tam kaşısında ise alkazar sinemasının varlığından bahsedilmiştir. biraz daha yukarı çıkınca yıldız sinemasının bulunduğunu ; burada da ünlü oyuncuların filmlerinin oynadığı ve o dönemde en fazla oynayan filmin ise  Ar sinemasında gösterilen "her zaman kalbimdesin" adlı müzikal olduğu aktarılmış. Taksime doğru daha sonra lale, yeni melek ve onca eyleme rağmen yıkılan atlas sinemasının açıldığı, Atlas sinemasının gerek balkonu, gerek alt katı ile çok büyük bir salon olduğu konuşulmuştur.



1-(emek sinemasının ilk ilanı-1926)      2-(1928 yılında emek sinemasında seyirciler)    
 3-(emek sinemasının iç görünüşü)  4- (kamelyalı kadın filminin el ilanı-1984)     
         6-7-( emek sineması biletlerinden bir seçki )    8- (emek sinemasında 'pink floyd duvar' filmi)



                                                                                           Ses Dergisi kapak resmi: Türkan Şoray



SİNEMA YILDIZLARI KAPAKLARI SÜSLER...
Ses dergisinin 2 mart 1963 tarihli yazısında dergi kapaklarını süsleyen sinema yıldızlarının 1920li yıllardan bugüne yolculuğu aktarılmış. okuyucuların gözdesi olan bu yıldızların çoğunu başlangıçta yabancılar oluşturmakta 1950 li yıllara gelindiğinde ise dergi kapaklarını artık yerli yıldızlar süslemekte imiş.Erkek aktörlerin nerdeyse olmadığı, büyük çoğunluğunu kadın artistlerin oluşturduğu  dergi kapaklarındaki bu durumu ise Sezai Solelli ses dergisinde şöyle açıklamış: "Kapak resimlerini daha çok kadın artistlerden seçtiğimiz, erkek yıldızlara daha az yer verdiğimizi söyleyerek bundan şikayet ediyorsunuz. Bu maalesef dünyanın her yerinde böyledir. Satış hususunda eskiden beri yerleşmiş bir prensip vardır. Reklam mütehassısları, "Ne satarsan, kadınla sat." derler. Dikkat edin taş bıçağı, kravat, jartiyer gibi tamamen erkeklere mahsus eşyaların reklamlarında bile hep kadın resimleri vardır. Bu denenmiş bir kaidedir".


SİNEMA MİKROBU  KAPMAK...
Giovanni scognamillo 1996 yılında çıkardığı "yeşilçamdan önce yeşilçamdan sonra" adlı kitabında sinemanın seyircide yarattığı etkiyi bu sözle açıklamış. Film izlemenin, sinema dergisi okumanın, film müzikleri dinleyip film resimlerine bakmanın, sinemayı konuşmanın, sinemayı düşünmenin;  özetle isteseniz de istemeseniz de sinemanın bir yerlerde hep var olduğunu belirtmiş. "Odanızın bir duvarına yansıyan, sinema salonlarının perdelerinde devleşen, cam ekranda ufalanan ve video kasetlerinde korunan. Sinema her an ve her yerde elinizin altındadır. Sergilediği düşler, maceralar, heyecanlar, hayaller ve gerçeklerle. Dolayısıyla mikrop u kapmamak olanaksızdır".



                                                                               Veda Busesi film afişi : Türkan Şoray




SABUN SAVAŞLARI...
Seyircilerin sinema yıldızlarına özel bir  tutkuyla hayranlık duyduklarını gören reklamcılar, sinema tarihinin başlangıcından bugüne reklamlarında artistlerine yer vermekten geri durmamışlar. Bu tarihlerde birbirlerine rakip iki önemli  sabun markası olan puro sabunları ve lüks (lux) sabunları da reklamlarında güzel kadnları ve sinema artistlerini kullanmışlar.



SİNOMONİ....
1935 yılında yedigün dergisinde yayımlanan bir  yazıda 'sinemanın verdiği hastalık şekerle zehirlenmek gibidir'. tanımı yapılmıştır. Genç kızların umumi salonlara mesela, ayaklarını uzatıp sigaralarını pervasızca savurmaları sinemoninin arazlarından biri görülmüştür. Küçük delikanlıların ufak bir sandalla, güya kutup denizlerine doğru uzaklaşmaları ve hayırsız adalara sürüklenerek ailelerini heyecana düşürmeleri yine bir sinomoni alameti sayılmış, Vapurlarda, trenlerde ve herkesin arasında çantasındaki bütün tuvalet eşyasını kullanarak , pudrasını tazeleyerek , dudaklarını uzun uzun boyama adeti genç kadınlarımıza hiç şüphe yok ki holywood un bir hediyesi olarak görülmüştür. Bugünkü sinir hastalıklarının belki yüzde ellisinde belki yüzde sekseninde sinomaninin payı bulunduğunu söylemenin hiç de mübalağa sayılmayacağı vurgulanmış.

                                                                Yılmaz güney 


SEYİRCİ MABETLERİ SİNEMALAR...
Büyük caddenin herkese uygun eğlence yeri sinemalardır. Cadde boyunca aşağı yukarı dolaşan kalabalık ya sinema saatini beklemektedir yada sinemadan çıkmıştır.
Seyirci hayranı olduğu artistlerin peşinde koşar. Onlardan istediği imzalı artist fotoğraflarını toplar.Sinema konulu koleksiyonların ise ucu bucağı yoktur. Çiklet, çikolata vb. tüketim malzemelerinden çıkan resimler başta olmak üzere, her tür sinema belgesi- objesi sinema  tutkunu koleksiyoncular tarafından toplanır. Sinema konulu kitaplar,sinema romanları,özel sayılar, albüm kitaplar seyircilerin ilgi alanındadır. Bu tutku gündelik tüketim malzemelerine de yansır:Fatma Girik li çiklet kutuları, yıldız takvimleri, askerin arkadaşına gönderdiği Müjde Ar kartpostalı, Türkan Şoray resimli çay tabağı, Ayhan Işık saç modeli, Yılmaz Güney posteri seyircinin bu fanatikliğinin kanıtları sayılmıştır.

(1986 dan 2014 de gişe rekoru kıran düğün dernek filmine dek uzanan Türk Sinemasına dair notlar)


"Yüzyıllık Aşk" sergisi 4 ocak' a kadar İstanbul Modern' de...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder